21 Şubat 2014 Cuma

Sevgi Alis YILDIRIM Neurolinguistic Programlama Yazı Dizisi-I

SOKAĞA İNEN PSİKOLOJİ NLP

Bir toplum niçin Neurolinguistic Terapiyi öğrenmelidir?

BÖLÜM-I

Terapi; ilaç kullanılmadan gerçekleştirilen tedavinin genel adıdır. Kişi terapi seansları aldığında ilaç kullanmadan değişik terapi araçları aracılığıyla psikolojik problemlerini iyileştirebilmektedir. Dünyada tanımlanmış 800 civarında terapi çeşidi vardır. Terapilere psikolojik problemleri olan ve psikiyatri ilaçlarını kullanmak istemeyen ya da psikiyatri ilaçları kullanan kişiler katılmaktadır. Terapi uygulamalarının mantığını kavramaya çalışırsak şöyle bir açıklama ikna edici olabilir:

Günümüzde tıp bilimince hastalıkların psikolojik kökenli başladığına dair genel bir kabul dikkat çekmektedir. Tüm gün binlerce mikroba maruz kalan vücudumuz yine mikroplar aracılığıyla kendini korumaktadır. Vücudumuzdaki mikrop dengesi bozulup, zayıflayınca yani bağışıklık sistemi çökünce mikroplarla savaşılamaz ve hastalık kaçınılmaz olabilir. Özellikle bağışıklık sisteminin çöküşü ile psikolojik bunalımlar arasındaki bağın gücü her geçen yıl daha da iyi kavranılmaktadır. Özellikle hasta olacağına, hastalığın kendisi için kaçınılmaz olduğuna inanan insanların daha kolay hasta oldukları kolay fark edilen bir durumdur. Bu özelliklerden dolayı kişinin hastalıklara bakış açısını, değerlendirme biçimini değiştirince iyileşmenin kolaylaştığı su götürmez bir gerçektir. O halde kişinin bakış açısını değiştirmesi iyileşmesinde kolaylaştırıcı bir süreç yaratıyorsa, bakış açısının değişimi için onu ifade eden araçlar değişmelidir. Bunların başında kişinin kelimeleri gelir.

Kelimeler ruh halini çağırırlar. Yani kişi hangi kelimeyi söylerse, o kelimenin ifade ettiği anlamın ruh haline bürünür. Örneğin; “ben çok hastayım, galiba hiç iyileşemeyeceğim. Bu hep böyle olacak” diyen bir hastaya neurolinguistic terapi ile dil kalıpları değiştirilerek; “ben henüz iyileşiyorum, her geçen gün sağlığıma kavuşuyor ve iyileşiyorum. Oldukça güvendeyim. Sağlıklı besleniyor, kaliteli uyuyor, sevdiklerimden ihtiyacım olan sevgiyi alıyorum. Sağlığım her geçen gün daha iyi oluyor” gibi dil kalıpları kullanırsa kişi, bu sözcüklerin kişide yarattığı ruh halinin içinde kalır. Morali yükselen kişinin iyileşme süreci hızlanır.

Ruh haliniz ne ise davranışlarınız da odur. Olumlu ruh hali olumlu davranışlar sergilemenizi sağlar. Olumlu olmayan davranışların kaynağı da olumlu olmayan ruh halleridir. Ruh hallerinin en büyük taşıyıcıları kelimelerdir. Kelimeler tıpkı birer vagon gibi yükler taşırlar. Bu yükler duygu, düşünce, deneyim, anılar vb’dir. Bir kelime söylersiniz ve size ne hissettirdiğine, nasıl bir ruh haline soktuğuna dikkat edin. Şaşıracaksınız. Kelimeler bizi ruh halleri arasında gezdirip dururlar. Bu sebeple ağızdan çıkana dikkat etmek önemlidir. 

İşte anlam, kelimeler, fobi, travma süreçleri, günlük yaşamda ilerlememizi engelleyen bir takım davranışların kaynağına yönelik duygu değişimlerinde vb genelde bilişsel-davranışçı terapi yöntemi etkin olarak kullanılır. Bu terapinin eğitimini yalnızca psikiyatrlar, psikologlar alabiliyorlar. Oysa bu tip terapilerin sokağa inip, her eve herkesin anlayacağı dilden anlatılarak öğretilmesi şarttır. İşte tam da bu ihtiyacı gidermek adına sokağa inen psikoloji dediğim neurolinguistic program oluşturulmuştur. Neurolingustic program, bilişsel-davranışçı terapinin sağlıklı bir modellemesidir. Tam da bu noktada evlere, işyerlerine, okullara vb kolayca giren bilişsel-davranışçı terapi modelidir. Makul ve kullanışlıdır. Her eğitim düzeyinden ilgili her kişiye öğretilebilir kolaylıktadır. İlgili her kişiye kendi terapisti, ailesinin terapisti olma şansı tanımaktadır. Büyülü olan da budur zaten. Muhteşemdir. Özellikle de annelerin bu terapileri bilmeleri esastır. Çünkü bu terapileri bilen bir anne çocuğunu ona göre eğitecektir. Bu ruhsal, bedensel, zihinsel anlamda daha sağlıklı bir toplumu ifade eder. 

Devam edecek…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder