5 Nisan 2014 Cumartesi

DEPRESYONLA BAŞ ETMEK VE ÖDÜLLENDİRME DAVRANIŞINI ÖĞRENMEK



Baskı ve engellemelerle gelen ve bu baskı ve engellenmenin günler sürmesiyle kişinin enerjisinin düşmesi ve depresyona girmesi sürecini  "Depresyon Nedir ve Nasıl Olur" ve "Depresyon Belirtileri"  bölümlerimizde bulabilirsiniz.

-Sevgi Hanım, kişi depresyonda olduğunu fark ettikten sonra neler yapabilir,üstesinden gelmenin bir yolu varmı?
-Sevgi Alis Yıldırım: Kişi durumunu fark ettikten sonra eğer aklını başına alamazsa,kişi yardım alabileceği,psikolog,psikiyatrist ,terapiste gidemezse,eğer kişi bununla ilgili hiç kitap okumamışsa,kendini çok ağır depresif süreçlere de sürükler.Biz bunu düşünmeyelim,biz olumlu tarafından bakalım,bu kişinin kendini iyileştirmekle ilgili araştırmaya başladığını farzedelim.Kişi bir araştırma yapıyor,araştırmayı yaparken,televizyonda hangi psikiyatrı dinlerse dinlesin,depresyon tedavisiyle ilgili hangi kitabı alırsa alsın,internette hangi makaleyi okursa okusun,karşısına çıkan pek çok bilginin yanı sıra hiç değişmeyen bir bilgiyi fark ediyor.İşte o şeyi öğrenirse depresyonla nasıl baş edeceğini öğrenmiş olur.Bizle nasıl olsa ölene dek baskılar ve engellemelerle karşı karşıya kalacağımızı biliyoruz ve her an depresyon tehdidi altındayız,her an depresyona girebilir ve çıkabiliriz.Bununla nasıl baş edeceğini öğrenmeli insan.
Depresyonla nasıl başedileceği biligisi hiç değişmiyor;depresyonla baş etmek için hangi davranışı öğrenmeliyiz?
-Ödllendirme davranışını.
Eğer bir kişi tüm hayatı boyunca hergün kendini ödüllendirme davranışını başarabilirse,kişi depresyonla baş etme davranışını öğrenir.Bu öğrenme kasti olarak bir şey yapmak demek değilidir,kişi depresyona girdiğinin farkında olmadan atlatır.

Ödüllendirme davranışı nedir?

-Sevgi Alis Yıldırım: Bir kişi bir işi yaptığı zaman,örneğin  kişi bulaşık yıkadı sonrasında kendini takdir etmeli;
-aferin sana evi de sildin süpürdün,bulaşıkları da yıkadın bak ne işler başardın,aferin sana,tebrik ederim diye kendine sürekli aferin demeli.
Örneğin bugün fatura ödenmeli ve kişi 2-3 gündür bunun için para biriktiriyor.Oysaki ihtiyacı olan güzel bir makyaj malzemesine bu parayı harcayabilirdi.Fakat o bunu değil evin ihtiyacını ön plana aldı,gitti elektrik faturasını ödedi;
-Aferin sana,şimdi senin sayende evin-işyerinin elektriği kesilmeyecek ve herkes bundan faydalanacak,katkı sundun,aferin sana.
Hangi eylemi yaparsa kişi kendini tebrik etmeli,teşekkür etmeli,aferin demelidir.Kişi para kazandığına bunu bir süre elinde tutmalı,içine sindirmeli,bunu hak ettim demelidir.Kişi bir şey aldığında bunu hak ettiğini hissetmelidir.
Diğer ödüllendirme davranışları,kişinin kendisine bir şey ısmarlaması,bir şey alması ve bunu "kendim için yapıyorum" demesidir.Örneğin kendinize bir yemek,çay-kahve ısmarlayabilirsiniz,kendiniz için yürüyüşe çıkabilirsiniz;cümlenin başına "kendim için" diye eklediğiniz her şey sizin ödülünüzdür.Kişi kendine ne alırsa alsın cümlenin başında "kendim için" dil kalıbını eklemelidir ,bu bir tür hipnotik telkindir.Kendinizi ödüllendirmek için her zaman para harcamanız gerekmez ; "aferin" ve "teşekkür ederim" kelimeleri kişinin kendine yaptığı birer hipnozdur ve çok güçlü telkinlerdir.Kendini sevmenin yolu kendini takdir etmekten geçer,kişi kendini kabul etmeyi öğrenir ve kendini kabul etmiş bir kişinin de depresyonla baş etmesi çok kolaydır.
-Çok teşekkür ederiz Sevgi Alis Yıldırım :)

20 Mart 2014 Perşembe

Kocaoğlu Alis'in Önerilerini Dikkate Aldı

Kocaoğlu'ndan Gençlere Mektup!Ben Haber Gazetesi'nin 17. sayısında Sevgi Alis Yıldırım'ın başkan adayları ile ilgili analizini ve 30 Mart kehanetlerini dikkate alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Büyükşehir Adayı Aziz Kocaoğlu, 30 Mart seçimlerinde ilk kez oy kullanacak gençlere mektup yollayarak “Özgürlüğümüzü, aydınlığımızı ve hukukun üstünlüğünü savunmak için o gün mutlaka sandığa gidin ve oyunuzu kullanın” çağrısı yaptı. 

Aziz Kocaoğlu’nun, İzmir Gönüllüleri tarafından elden dağıtılan mektubu şöyle:
Türkiye’nin ve İzmir’in size ihtiyacı var
Merhaba,
30 Mart 2014, Pazar…
Kentimiz ve ülkemiz için çok önemli bir gün… Tabii ki ilk kez oy kullanacak olan siz gençlerimiz için de önemli ve heyecanlı bir gün olacak.
Bugün size bu satırları yazarken geriye dönüp düşündüm.
Çocukluğumdan itibaren siyasetle iç içe bir yaşamın parçası oldum. İlk oyumu kullandığım gün ise benim için en kutsal günlerden biriydi. Oy kullanmak, kendi dünya görüşünü paylaşan siyasetçileri birey olarak desteklemek heyecan vericiydi. Benim de bir oyum vardı. “Evet” damgasını vurmuş, üflemiş, kurutmuş, oy pusulasını dışa katlamış ve özenle zarfa koymuştum. Bu kadar özenden sonra da sandık başında görevini yapmış bir seçmen olarak hayli keyiflenmiştim…
Ve o günden sonra hiçbir seçimi kaçırmadım. Her zaman işimi, tatillerimi seçim tarihine göre ayarladım ve mutlaka oyumu kullandım.
Demokrasiye ve gençlere olan güçlü inancım nedeniyle, bugün sizlere bu mektubu yazmayı görev bildim. 
Biliyorum, birçoğunuz şu anda ülkemizde ciddi bir demokrasi krizi yaşandığını düşünüyorsunuz.  Ve yine birçoğunuz “Peki, ülkem ve halkım için ben ne yapabilirim?” diye sormaktasınız.
Bu sorunun yanıtı çok açık:
Daha özgür ve daha demokratik bir Türkiye için hep birlikte, omuz omuza mücadele edeceğiz. Kentimize, ülkemize, geleceğimize sahip çıkacağız. Daha çok, daha çok çalışacağız. 
Sevgili Genç Arkadaşlarım,
İlk kez oy kullanacağınız 30 Mart 2014 gününü, yalnızca yerel yöneticilerin belirleneceği bir seçim tarihi olarak görmeyin lütfen! 
Özgürlüğümüzü, aydınlığımızı ve hukukun üstünlüğünü savunmak için o gün mutlaka sandığa gidin ve oyunuzu kullanın!
Sizlerden ikinci ricam ise ülkemiz ve kentimizin yönetiminde daha katılımcı olmanızdır. Dilerseniz bir siyasi partide, dilerseniz sivil toplum kuruluşlarında görev alın. Ülkemiz ve kentimiz adına alınacak kararlara katılın. Türkiye’nin ve İzmir’in siz gençlere ihtiyacı var.
Yaşamınızda başarıların sizinle olması dileklerimle… 
ALİS'İN KOCAOĞLU ANALİZİ
Aziz Kocaoğlu, Başak burcunun birçok özelliğini taşıyor.  Disiplinli, bir miktar değişime direnen, kendi içinde tutucu bir profil çiziyor. Bunun ana nedeni de son derece temkinli ve hamlelerini yaparken dikkatli olması. Sevgi Alis’e göre Mart ayında Kocaoğlu bu özellikleriyle yüzleşecek. Bu süreçte yeniliğe, değişikliğe biraz daha açık olması ve mümkün olduğunca gençlerle bir araya gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde gençlerin onu anlaması biraz zor görünüyor. 

17 Mart 2014 Pazartesi

Depresyon Belirtileri



Hepimiz zaman zaman üzgün veya bunalmış hissedebiliriz.Fakat umutsuzluk ve değersizlik duygusu tüm yaşamınızı kapladığında depresyon sizin de kapınızı çalmış olabilir.Depresyon günlük aktivitelerinize devam etme isteğinizi ortadan kaldırabilir ve yaşamdan keyif almanızı imkansız hale getirebilir.Ne kadar umutsuz hissederseniz hissedin her şey yeniden düzelebilir ve siz eskiden olduğu veya daha önce hiç olmadığı gibi tadını çıkartarak yaşamaya devam edebilirsiniz.Belirtileri ve sebepleri anlamak sorunun üstesinden gelmek için atılacak ilk adımdır.
Depresyon Nedir?
Depresyon kişinin çevreden gelen uyaranlar vasıtasıyla engellenmeleri sonucunda hedefine ulaşma yolunda hevesinin kırılmasıyla ortaya çıkan bir süreçtir.(Depresyon Nedir? Nasıl Olur? başlıklı yazımızı okumak isteyebilirsiniz.) Kişinin kendini içinden çıkılması imkansız,çaresiz,umutsuz bir durumda hissetmesine neden olur.
Depresyonda mısınız?
Aşağıda ki belirtilerin bir veya bir kaçını yaşadığınızı düşünüyorsanız sizde depresyon dediğimiz zorlu süreçten geçiyor olabilirsiniz.Unutmayın sorunun ne olduğunu saptamak bile çözüme giden yolda atılacak bir adımdır.
*İşin içinden çıkamıyor ,dipsiz bir kuyunun içine çekiliyor gibi hissediyor musunuz?
*Hiç bir şeyden keyif alamıyor musunuz hatta hayat sizin için anlamsız mı?
*Günlük aktiviteler ;duş yapmak,saçınızı taramak,alışverişe çıkmak,ev işi yapmak,işe gitmek size çok zor mu geliyor?
*Fazla uyuduğunuzu mu düşünüyorsunuz hatta canınız bütün gün sadece uzanmak hiç kalkmamak,uyumak mı istiyor?
*Sabahları uyandığınızda çok mutsuz ve halsiz misiniz?
Eğer soruların büyük bölümüne "evet" yanıtı verdiyseniz,kendiniz için iyi bir şeyler yapmanın ve biraz yardım almanın vakti gelmiştir.

15 Mart 2014 Cumartesi

Depresyon Nedir ,Nasıl Olur ?


Depresyon,yakından tanırsanız ne olduğunu çok iyi anlayabileceğimiz bir süreçtir;çocuklardan gençlere,orta yaşlılardan yaşlılara neredeyse her yaş grubunu kapsayan bir psikiyatri hastalığıdır.
Depresyondan kurtuluş mümkün değildir ; evde ,okulda,dışarıda bir çocuk da,bir anne ,bir baba,hala,teyze,amca da depresyonun tehdidi altındadır.
Depresyon nereden gelir,nasıl bir şeydir ve neyi tehdit eder?
Diyelim bir hayaliniz,hedefiniz var ve bunu gerçekleştirmek için büyük bir hevesle yola koyuluyorsunuz.Eğer çok fazla uyarıcıya maruz kalırsanız;aile,sosyal çevre,ekonomik koşullar,gittiğiniz-gidemediğiniz kurslar vb. gibi bir çok unsur size engel çıkartmaya başlarsa,sosyal,ekonomik ve kültürel pek çok açıdan engellenirseniz bir süre sonra hedefinize ulaşma konusunda hevesiniz kırılabilir.Bu bir baskı şeklinde üzerinize gelmeye başladığında,canınızın istediğini yiyemiyor,giyemiyor,canınızın istediği parayı kazanamıyor,istediğiniz gibi yaşayamıyor olduğunuzu düşünmeye başlarsınız.Denemeleriniz ve çabalarınızın boşuna olduğunu,hayatın anlamsızlaştığını,elinizi attığınız her şeyin adeta kuruduğunu hissedebilirsiniz.İşte bu süre gelen engellenmeler yüzünden bir süre sonra depresyona gireriz,engellenmeler insanı depresyona yatkın hale getirir.Özellikle çocuklar bir şey yapmaya kalkıştıklarında aileleri tarafından sık sık engellenirlerse depresif ruh haline girmeye çok yatkın hale gelirler - baskıcı ebeveynler depresif çocuklar yetiştirirler -.
O halde ne oluyor da adına "depresyon" diyoruz?
Hedeflerimizde ulaşma yolunda en az bir unsur;aile,arkadaş çevresi,ekonomik koşullar olabilir;bizi sürekli engellerse bir süre sonra baskı altında hissetmeye başlarız.
Eğer kişi ruhum daralıyor,işin içinden çıkamıyorum,dayanılmaz bir şeyin içindeyim,dipsiz bir kuyunun içine çekilir gibiyim,hayat benim için anlamsızlaştı,hiç bir şeyden keyif alamıyorum,ben niye yaşıyorum ki,diyorsa,şeker hastası olmadığı halde oldukça fazla uyuyorsa,depresyon sürecine adım atmıştır.
***Belirtileri fark ettiğinizde yapılacak en basit şey bir uzmandan;psikolog ,psikiyatr veye terapistten yardım almaktır.***
Hepimiz ölene kadar içinde olduğumuz sistemin bizi baskı altında tutacağını ve her an depresyon tehdidi altında olduğumuzu biliyoruz.O halde depresyonla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmeliyiz.

13 Mart 2014 Perşembe

Çocuğum Nasıl Daha İyi Öğrenir ? Bölüm 1

Kocaoğlu mu daha şanslı Yıldırım mı?



        Aziz Kocaoğlu ve Binali Yıldırım’ın Mart ayındaki kaderine yıldızlar ne diyor? İşte Kişisel           Değişim Uzmanı Sevgi Alis Yıldırım’ın kaleminden Kocaoğlu ve Yıldırım ile ilgili seçim               kehanetleri…


SEVGİ ALİS YILDIRIM / BEN HABER
 
İzmir’de yerel seçim savaşları tüm hızıyla devam ediyor. AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım açıkladığı 1414 projenin ardından ilçe ilçe dolaşıp vatandaşla bir araya geliyor. İzmir’in mevcut başkanı ve CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Aziz Kocaoğlu ise açıkladığı projelerin heyecanı henüz çok tazeyken İzmirlilerle kucaklaşmayı sürdürüyor. Peki iki güçlü adayın Mart adayındaki kaderine yıldızlar ne diyor? İşte Kişisel Değişim Uzmanı Sevgi Alis Yıldırım’ın kaleminden Aziz Kocaoğlu ve Binali Yıldırım ile ilgili seçim kehanetleri…
 
AZİZ KOCAOĞLU İÇİN KRİTİK UYARI: 
DEĞİŞİME AÇIK OLMALI
 
19 Eylül 1948 doğumlu Aziz Kocaoğlu ile genel çevresel algı, sert ve mesafeli durduğu yönünde. Bu algı tam anlamıyla doğru olmasa da biraz gerçeklik payı var. Çünkü Aziz Kocaoğlu, Başak burcunun birçok özelliğini taşıyor.  Disiplinli, bir miktar değişime direnen, kendi içinde tutucu bir profil çiziyor. Bunun ana nedeni de son derece temkinli ve hamlelerini yaparken dikkatli olması. Sevgi Alis’e göre Mart ayında Kocaoğlu bu özellikleriyle yüzleşecek. Bu süreçte yeniliğe, değişikliğe biraz daha açık olması ve mümkün olduğunca gençlerle bir araya gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde gençlerin onu anlaması biraz zor görünüyor. Aziz Kocaoğlu tam bir kütüphane adamı. Bilime ve akademik bilgiye önem veriyor. Binali Yıldırım’ın aksine tamamen duygusallıktan uzak, akılcı kararlar veriyor. Bir projeyi benimsemesi için onun mantığına uyması kafi. 
 
AZİZ KOCAOĞLU İSİM ANALİZİ
 
Enerjiyi en üst düzeyde alır. Onu etkilemek kolay değildir. Enerjisi yüksek insanlara karşı ilgilidir. Güven verir. Akademik ve entelektüel anlamda güçlü olmak onu tatmin eder. Bilmeyi ve öğretmeyi, ders vermeyi, yol göstermeyi çok sever. Adeta bunun için yaratılmıştır. Kariyer yolculuğunu sanat icra eder gibi irdeler. Soy isimde oğlu enerjisi büyük ve güçlü bir enerji oluşturur. Kişinin köklü bir varlığı olduğunu kanıtlar. Kariyer yaşamında başarıyı süreklileştirebilmek için başarılı olmak istediği alanda daha önce deneyimler yaşamış bir mentöre ihtiyaç duymalıdır. Mentör daima kişiye ilham kaynağı olur. Değerlerine çok bağlıdır. Bu bağı yenileme konusunu, entelektüel bir çaba ile birleştirdiğinde kendisinin ve insanların ihtiyaçlarını kolayca karşılar. 
 
BAŞAK BURCU ERKEĞİ SÜRPRİZLERİ SEVMEZ
 
Oldukça disiplinli bir karakterdir. Tüm yaşamı planlı, programlı ve çok az sürprize açıktır. Sürprizlere daha açık ve esnek olunması halinde kriz yönetiminde harika deneyimler yaşayabilir. Teoriye ve uygulamaya eşit derecede değer verirler. Aile bağlarına, toplumsal değerlere oldukça bağlı ve saygılıdır. Özellikle diğer insanların eksik ve geride kalmış oldukları özelliklerini çok kolay fark ederler. Bu yeteneklerini fark edip doğru düzlemde kullanırlarsa hedeflerine ulaşmakta kolaylık çekerler. Bu konuda çok dikkatli olmalıdırlar. Yaptıkları her işi ciddiye alırlar. Çok titizdirler. Hayal ile gerçeği çok kolay ayırırlar. Bu yeteneklerini de pozitif anlamda kullandıklarında kazanırlar. Bu nitelikler insanlarda kolay bulunan meziyetler değildir. Başarı yolculuğunda karşı tarafın eksik kaldığı yanları kolayca görerek o yanları pozitif manada değerlendirerek kendi lehine kullanabilir. Gençlere güvenmek isterler. Ve gençlerin hızlı değişken yapılarına güvenmeleri ve onlardan ilham almaları onların daima kazanmalarına büyük katkı sunar. 40 yaş üstündeki Başak erkekleri gençlerle onların anladığı dilden iletişim kurduğu sürece daima desteklerini kazanır. Yardım işlerinin çoğunu Başak burcu insanlarının yaptığını görüyoruz. Özelikle hayır kurumlarına, yaşlı, kadın ve çocuk bakımı gerektiren organizasyonlara yatırım yaptığı, projeler geliştirdiği sürece yaşam amacını gerçekleştirebilecektir. Başarıya ulaşması çok kolay olur.
 
BİNALİ YILDIRIM İÇİN ÖNEMLİ UYARI: 
YAKIN ÇEVREYE DİKKAT!
 
20 Aralık 1955 doğumlu Binali Yıldırım tipik bir Yay burcu erkeği. Aziz Kocaoğlu’nun aksine değişime açık, gözü kara bir yapıya sahip. Girişimci yönü oldukça güçlü, duygusallığı ön planda bir profil çiziyor. Bir projeyi kabul etmesi için öncelikle o projenin kendisini heyecanlandırması gerekiyor. Binali Yıldırım tam bir halk adamı. Onların arasında olmayı, onlarla konuşmayı, diyalog kurmayı seviyor. Sevgi Alis’e göre Yıldırım da Mart ayında kendi farkındalıklarıyla yüzleşecek. Bu dönemde yakın çevresine dikkat etmesi gerekiyor. Kendisini anlatmakta ve güven vermekte zorlanabilir. Eğer çevresiyle olan ilişkilerinde temkinli olursa, bu süreci verimli bir şekilde geçirebilir. 
 
BİNALİ YILDIRIM İSİM ANALİZİ
 
Güven duygusu önemlidir. Yaşam enerjisini dengeli bir şekilde alır ve paylaştırır. Güvendiği insanlar ve çevre ile ilişkisinde girişimlerde bulunmaya başlar. Sanata olan ilgisini değerlendirebildiği sürece stres problemi tamamen çözülür. Geçmişin olumlu olmayan deneyimlerini geçmişte bırakıp, kendi bakış açısını değerlendirdiğinde, geleceğe emin adımlarla yürüyebilir. Enerjisi oldukça hassas ve etkilidir. Bir şeyi elde etmek için fazlaca mücadele etmek durumunda kalır. Parlak fikirleri hayata geçirebilmek için sürekli güvenli ortamlar arar. Kelimelerin yüklendiği anlamlara karşı çok duyarlıdır. Bu duyarlılıkları kanaatlerini çok belirler. Kelimeleri çok dikkatli kullanmalıdır.
 
YAY BURCU ERKEĞİ HIRSLIDIR
 
Yay burcu insanı, iyimser, kendine güvenen ve girişimcidir. Lider ve kahraman olmak onların en temel dürtüleri gibidir. Ve bu uğurda hırslı bir süreç yaşarlar. Bu süreçte uzak durması gereken en büyük risk, yanılgılara kolay kapılma potansiyelidir. Bu sık rastlanan bir duruma dönüşebilmektedir. Bu sebeple sık dokuyup ince elemelidir. Heyecana kapılarak ani kararlar alması O’nun ilerlemesini olumlu etkilemeyebilir. Yeni fikirler, yüksek standart onun en sevdiği şeydir. Oysa muhafazakâr olan değerlerin onu engelleyen yanları onu çok zorlayabilir. Kendi grubunda çelişkilere kapılabilir. Yenilikçi bir doğası vardır ve bunu gerçekleştiremediği ortamlarda sıkılabilir. Çünkü Yay erkeği değişkendir. Kolay fikir değiştirebilmesi ona puan kazandırmayabilir. Yay erkeğinin kariyer yükselişinde onun sık sık hata yapmasını sağlayacak olan şey özel hayatı ile iş hayatının birbirine karışmasıdır. Özel hayatı iş hayatına karışırsa hata yapmak kaçınılmaz olur. İş ve özel yaşamı keskin çizgilerle ayırmalıdır. Kendilerine hata yaptıracak olan bir diğer kaçınması gereken davranışı ise; aynı zamanda birden fazla konuyla ilgilenmesidir. Uzmanlaşmak istediği tek bir branş seçmeli ve o yolda ilerlemelidir. Kendisi ile aynı fikirde olmayan insanlara karşı daha sevecen olabilirse insan kazanır.

21 Şubat 2014 Cuma

Sevgi Alis YILDIRIM Neurolinguistic Programlama Yazı Dizisi-I

SOKAĞA İNEN PSİKOLOJİ NLP

Bir toplum niçin Neurolinguistic Terapiyi öğrenmelidir?

BÖLÜM-I

Terapi; ilaç kullanılmadan gerçekleştirilen tedavinin genel adıdır. Kişi terapi seansları aldığında ilaç kullanmadan değişik terapi araçları aracılığıyla psikolojik problemlerini iyileştirebilmektedir. Dünyada tanımlanmış 800 civarında terapi çeşidi vardır. Terapilere psikolojik problemleri olan ve psikiyatri ilaçlarını kullanmak istemeyen ya da psikiyatri ilaçları kullanan kişiler katılmaktadır. Terapi uygulamalarının mantığını kavramaya çalışırsak şöyle bir açıklama ikna edici olabilir:

Günümüzde tıp bilimince hastalıkların psikolojik kökenli başladığına dair genel bir kabul dikkat çekmektedir. Tüm gün binlerce mikroba maruz kalan vücudumuz yine mikroplar aracılığıyla kendini korumaktadır. Vücudumuzdaki mikrop dengesi bozulup, zayıflayınca yani bağışıklık sistemi çökünce mikroplarla savaşılamaz ve hastalık kaçınılmaz olabilir. Özellikle bağışıklık sisteminin çöküşü ile psikolojik bunalımlar arasındaki bağın gücü her geçen yıl daha da iyi kavranılmaktadır. Özellikle hasta olacağına, hastalığın kendisi için kaçınılmaz olduğuna inanan insanların daha kolay hasta oldukları kolay fark edilen bir durumdur. Bu özelliklerden dolayı kişinin hastalıklara bakış açısını, değerlendirme biçimini değiştirince iyileşmenin kolaylaştığı su götürmez bir gerçektir. O halde kişinin bakış açısını değiştirmesi iyileşmesinde kolaylaştırıcı bir süreç yaratıyorsa, bakış açısının değişimi için onu ifade eden araçlar değişmelidir. Bunların başında kişinin kelimeleri gelir.

Kelimeler ruh halini çağırırlar. Yani kişi hangi kelimeyi söylerse, o kelimenin ifade ettiği anlamın ruh haline bürünür. Örneğin; “ben çok hastayım, galiba hiç iyileşemeyeceğim. Bu hep böyle olacak” diyen bir hastaya neurolinguistic terapi ile dil kalıpları değiştirilerek; “ben henüz iyileşiyorum, her geçen gün sağlığıma kavuşuyor ve iyileşiyorum. Oldukça güvendeyim. Sağlıklı besleniyor, kaliteli uyuyor, sevdiklerimden ihtiyacım olan sevgiyi alıyorum. Sağlığım her geçen gün daha iyi oluyor” gibi dil kalıpları kullanırsa kişi, bu sözcüklerin kişide yarattığı ruh halinin içinde kalır. Morali yükselen kişinin iyileşme süreci hızlanır.

Ruh haliniz ne ise davranışlarınız da odur. Olumlu ruh hali olumlu davranışlar sergilemenizi sağlar. Olumlu olmayan davranışların kaynağı da olumlu olmayan ruh halleridir. Ruh hallerinin en büyük taşıyıcıları kelimelerdir. Kelimeler tıpkı birer vagon gibi yükler taşırlar. Bu yükler duygu, düşünce, deneyim, anılar vb’dir. Bir kelime söylersiniz ve size ne hissettirdiğine, nasıl bir ruh haline soktuğuna dikkat edin. Şaşıracaksınız. Kelimeler bizi ruh halleri arasında gezdirip dururlar. Bu sebeple ağızdan çıkana dikkat etmek önemlidir. 

İşte anlam, kelimeler, fobi, travma süreçleri, günlük yaşamda ilerlememizi engelleyen bir takım davranışların kaynağına yönelik duygu değişimlerinde vb genelde bilişsel-davranışçı terapi yöntemi etkin olarak kullanılır. Bu terapinin eğitimini yalnızca psikiyatrlar, psikologlar alabiliyorlar. Oysa bu tip terapilerin sokağa inip, her eve herkesin anlayacağı dilden anlatılarak öğretilmesi şarttır. İşte tam da bu ihtiyacı gidermek adına sokağa inen psikoloji dediğim neurolinguistic program oluşturulmuştur. Neurolingustic program, bilişsel-davranışçı terapinin sağlıklı bir modellemesidir. Tam da bu noktada evlere, işyerlerine, okullara vb kolayca giren bilişsel-davranışçı terapi modelidir. Makul ve kullanışlıdır. Her eğitim düzeyinden ilgili her kişiye öğretilebilir kolaylıktadır. İlgili her kişiye kendi terapisti, ailesinin terapisti olma şansı tanımaktadır. Büyülü olan da budur zaten. Muhteşemdir. Özellikle de annelerin bu terapileri bilmeleri esastır. Çünkü bu terapileri bilen bir anne çocuğunu ona göre eğitecektir. Bu ruhsal, bedensel, zihinsel anlamda daha sağlıklı bir toplumu ifade eder. 

Devam edecek…

16 Şubat 2014 Pazar

Marilyn Monroe ; O Bir Süper Dişi


Marilyn Monroe...O vikipediye göre 20.yüzyılın en ünlü sinema yıldızı,seks sembolü ve pop ikonu.1999 yılında Amerikan Film Enstitüsü'nün tüm zamanların en büyük kadın yıldızı sıralamasında altıncı sıradaydı.
Onu belki de tüm zamanların en seksi kadını yapan onun bir süper dişi olması mıydı?

Süper Dişi Sendromu diğer adıyla XXX Sendromu nedir?
Her insanda 23 kromozom çifti ,toplam 46 kromozom bulunur.Cinsiyeti belirleyen kromozom erkelerde XY ve kadınlarda XX iken bu süper dişilerde 3X yani XXX şeklinde dizilmiştir.
XXX  kadınlarda ve sadece Avrupa ırklarının genetik özelliğini taşıyan kadınlarda görülür.Trisomy X li bebekler doğumdan itibaren genellikle normal gelişir ve genellikle çok az belirti verebilirler.Doğum ağırlıkları biraz düşük olabilse de 8 yaşına kadar yaşadıkları büyüme ataklarıyla yaşıtlarını yakalar hatta onlardan bir kaç santim uzun olabilirler.Bu "tam gaz" büyüme kaba ve ince motor gelişim de dahil olmak üzere nöromotor gelişimde gecikme riski ve koordinasyon sorunlarına yol açabilir.Öğrenme güçlüğü ve/veya sosyal ilişki becerilerinde bozukluk görülebilir.Diğer kızlara oranla öfke nöbetleri,utangaçlık,duygusal yetersizlik daha fazladır.Konuşma ve dil gelişiminde gecikmeler oldukça sık görülür.Her bin kız bebekten birinde görülür.Tedavisi yoktur sadece semptomatik tedavi uygulanabilir.

14 Şubat 2014 Cuma

Panik atakla başa çıkabilmek 1


Nilüfer ilk panik atağını 8 ay önce geçirdi.İşyerinde önemli bir görüşmeye hazırlanıyordu.Aniden yoğun bir korku hissetti,oda dönmeye başladı,düşecekmiş gibiydi.Titriyordu ve nefes alışlarını kontrol edemez olmuştu,kalbi göğsünü parçalamak istercesine hızlı atıyordu.Olay sona erdiğinde, sandalyesine sımsıkı tutunmuş olduğunu ve hala titrediğini fark etti.
Nilüfer 6 hafta sonra ikinci panik atağını ve sıklaşan aralarla da diğer ataklarını geçirdi.Ne zaman olacağını asla kestiremediği ve o dışarıdayken olmasından korktuğu için boş vakitlerini evde geçirmeyi tercih ediyordu.
Nilüfer gibi pek çok kişi panik atakların hayatları boyunca geçirdikleri en ürkütücü deneyim olduğunu söylüyorlar.Bunu ilk kez yaşayan kişiler öleceklerini ve hatta ölmekte olduklarını bile sanabiliyorlar.Pek çok panik atak hastası bu durumun yaşanmadan anlaşılamayacak bir duygu olduğu konusunda hemfikirler.

Nedir bu panik atak?

Panik atak,korku temelli oluşan bir hastalıktır.Korku beyin ve vücut kimyasını değiştirerek çaresizlik duygusunun geliştiği bir sürece yol açar.Korkma sürecinde ;terleme,gerilme,sık nefes alıp verme ve bunun sebep olduğu vücuda -haddinden fazla- oksijen alınması,kalp atışlarının hızlanması,kolların uyuşması ve hastanın kalp krizi geçirdiğini sanmasının yanı sıra,olumsuz ve belirsiz duygular içine girmesiyle,kişi çaresizlik duygusuna kapılıp öleceğini düşünür.

30 dakikalık bir nefes egzersiziyle panik atakları kontrol altında tutabileceğinizi biliyor muydunuz?                                  

Panik atağınız tetikleyen ilk düşünce kafanızda belirdiğinde yapacağınız bir kaç egzersizle rahatsızlığınızın yarısını,ilaçlarınız ve terapistinizin yardımıyla da diğer yarısını alt edebileceğinizi biliyor musunuz?
                Bu konuda daha fazla bilgi alma isterseniz lütfen çekinmeden bizi arayın:
                              Alis'in Bahçesi Kişisel Değişim Merkezi:0232 3365152